Evinizde Kalın!
Evrene ait olan fiziksel yasaları, dünyanın eksenini kaydıracak kadar, biyolojik yasaları, canlıların soyunu tüketecek kadar, toplumsal yasaları, masumların bizi Allah’a şikayet etmesine neden olacak kadar çiğnedik, çiğniyoruz. Dolayısı ile Allah’ın Şûrâ sûresi 30. âyetinde belirttiği gibi bugün içinde bulunduğumuz musîbet yine kendi yapıp ettiklerimiz yüzündendir. Bu böyle biline!… Hâlbuki, tâbiat ve dahi bütün mevcûdâtın bize lisân-ı hâl ile söylediği şudur: “Gölge etme, başka ihsan istemem!”
Kâinâtı var edenle mücadeleye girilir mi? Girdik. Ve kaçınılmaz son, tarihte her daim olduğu gibi tekerrür etti ve kaybettik. Sonuç, sayın Muammer Yıldız Hoca’nın dediği gibi, musibet olup terfimize, hastalık olup tathirimize veya bela olup azap ile tedibimize mi sebep olacak; yorumlarınıza kalsın.
Sözün, dünyayı kasıp kavuran Corona Virüs’e geldiğini anlamışsınızdır. Virüs, yarasaların normal florasında bulunurken evrim geçirerek insanlara bulaştı. Ve evrimine devam ediyor. Bu nedenle onu etkileyecek ilaç ve aşı geliştirmek çok zor görünüyor. Bu Corona virüs ağır solunum yetmezliği yaptığı için diğer Corona virüslerden farklıdır ve 2019 yılı Aralık ayında ilk vaka görüldüğü için “Ağır Solunum Yetmezliği Yapan Corona Virüs -19” yani “COVİD-19″diye isimlendirilmiştir. Corona virüsler 500 çeşitten fazladır. 4 tanesinin hastalık yaptığı biliniyorken beşincisi SARS, altıncısı MERS oldu. COVİD-19 da yedincisi…
Virüsün Akciğer, kalp ve böbreklerde reseptör dediğimiz giriş kapıları bulunuyor.
3-4 günde boğazdan temizlenemezse Akciğere iniyor. Bulgular, kuru öksürük ile başlıyor. Ateş ve solunum yetmezliği şeklinde ilerliyor. Ağız, burun mukozası ve göz konjonktivası yolu ile bulaşıyor. Bu gün itibariyle 310 bin kişi enfekte oldu ve 14 000 kişi öldü.
Konağa, yani insana ait faktörlere gelirsek en önemlisi bağışıklık sistemimizin gücüdür. Bu sistemi hücreler, organlar, kemik iliği, timus, dalak ve %90 oranında da bağırsaklarımız oluşturur. Bunlar iletişim içinde çalışarak organizmayı korurlar. Sindirim sistemimizi açıp yanyana getirdiğimizde futbol sahası kadar bir alanı kaplar. Bu alanda 8 milyon mikrobiyom geni bulunmaktadır. Çoğu dosttur. Dengeyi koruyarak hastalık yapan etkenlerin yerleşip çoğalmasını engellerler. Bu sistemi korumak öncelikle ona zarar vermemekle olur. Rafine şeker, un ve diğer gıdalar, kozmetik ürünleri, pestisitler ve temizlik ürünleri gibi kimyasallardan uzak durulmalıdır. Çünkü bunlar mikrobiyatamızı çökertir. Bu sistemi atağa kaldırmanın yolu ya gerekli mikroorganizmaları takviye etmek ya da var olanları güçlendirmekle olur. Yani prebiyotiklerle ve probiyotiklerle desteklenerek… Sirke, turşu, yoğurt ve tarhana gibi fermente gıdalar ile sarımsak ,soğan, turp, yer elması, pırasa, pancar ve kereviz gibi lifli kış sebzeleri ile et suyu, köy yumurtası ve kaya tuzu tüketilmelidir. Tereyağı ve zeytinyağı tercih edilmelidir.
Bu şekilde düşmanımızı ve mevcut askerlerimizi tanıdıktan sonra korunma yöntemlerine geldiğimizde Dünya Sağlık Örgütünün ve Bakanlığımızın önerdiği ve desteklediği yöntemleri uygulamaya gayret göstermeliyiz. Salgının pik yapması beklenen 3 haftalık dönemde herkes evinde kalmalıdır. Çok kolay ama en önemli tedbir budur.
Bir gün hastanenin asansöründe kaldığımda tamir edilmesi gecikse de biraz dinlensem diye dua ettiğimi bilirim. Evde olmak, büyük nimet olsa gerek…Kıymetini bilin. 70 yaş üstü veya immün sistemi zayıf veya başka hastalığı olanlar özellikle dikkat etmelidirler. Dışarı çıkanların maske kullanması,1 metrelik mesafenin korunması elzemdir. Yakın temasın engellenmesi şarttır.
Hızlı Antijen Testine ulaşmak daha kolay olsa da yalancı pozitifliği söz konusu olduğundan kesin tanı için PCR yöntemi kullanılmaktadır.
Ellerin su ve sabunla yıkanması hayat kurtarıcıdır. Acil bir durum olmadıkça sağlık kuruluşlarına gitmemek toplumsal bir duyarlılıktır. Döngünün kırılmasında çok önemlidir. Çin bunu 1,6 milyar nüfusu ile başardıysa biz de başarabiliriz. Bir kişi dikkat etmezse 500 kişiye bulaştırabiliyor. Sadece tokalaşma yoluyla 30. günde bu sayı 1 milyarı geçebilir. Eller su ve sabunla sık sık yıkanmalıdır. Özellikle yaşı, 70’in üzerinde olan, kronik hastalıkları bulunan ve bağışıklık sistemi zayıflamış hastalar için ölüm oranı %2’dir. Gereken tedbirleri alın! Ama tevatürlere inanarak sabrınızı bölmeyin! Stresin de bağışıklık sistemini zayıflattığını unutmayın! Tevekkül edin!
El birliği ile bu işin üstesinden geleceğimize inanın.
Yeter ki evinizde kalın!
Dr. Hatice Kandemir Babutcu
Mart,2020