Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sempozyumun bu yılki temasını ‘Göç ve Mülteciler’ sorununun oluşturduğuna dikkat çekerek “Her ne kadar Türkiye, Suriye ve Irak’taki istikrarsızlık sebebiyle göç ve mülteciler meselesi ile son dönemde yoğun bir şekilde yüzleşse de, tarihi ve bulunduğu coğrafya itibariyle bu konuya asla yabancı değildir. Zira Anadolu, şu topraklar bir göçmen yurdudur. Yüzyıllardır bu topraklar, ülkelerinde zulüm, baskı ve şiddet gören mazlumlar için güvenli bir liman olmuştur” dedi.
Bu yılki sempozyumun temasının ‘Göç ve Mülteciler’ olarak belirlenmesini son derece isabetli bulduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Avrupa ülkeleri başta olmak üzere güncel siyasetin ana konusunun, göçmenlerle ilgili tartışmalar oluşturduğuna değindi ve şunları söyledi: “Her ne kadar göç ve mülteciler konusu, devletlerin ve uluslararası örgütlerin gündeminde üst sıralarda yer alıyor olsa da, meselenin daha çok güvenlik ekseninde tartışıldığını görüyoruz. Ne yazık ki sorunun insani, toplumsal, hukuki ve vicdani boyutu yeteri kadar gündeme getirilmiyor. Kuşkusuz, yaşanan terör saldırılarının ciddi etkisi bulunuyor. Batı’daki belli odaklar, bilhassa ırkçı gruplar, mülteciler ile terör olayları arasında bir paralellik kurmaya çalışıyor. Mülteci ve göç konusunun sadece güvenlik parantezinde değerlendirilmesi, insanlık vicdanında çok büyük yaralar açacaktır” dedi.
Mülteci sorununu ortaya çıkaran, insanları evlerini, yurtlarını, sevdiklerini terk etmeye zorlayan sebeplerin ortaya konulmasının şart olduğunu, ortada mücbir sebep yokken, hiç kimsenin derme çatma botlarla kendini, ailesini, gözünden sakındığı evlatlarını azgın dalgaların arasına atamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaşanan onca trajediye rağmen milyonlarca insan bu tehlikeyi göze alıyorsa, ortada üzerinde durulup düşünülmesi gereken ciddi bir sorun var demektir” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aylan bebekleri ölüme götüren nedenlerin tespitini yapmadan, bu meselenin çözümü için yapılacakları da doğru bir şekilde tayin edemeyiz” şeklinde konuştu.
“ANADOLU BİR GÖÇMEN YURDUDUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her ne kadar Türkiye, Suriye ve Irak’taki istikrarsızlıklar sebebiyle, göç ve mülteciler meselesi ile son dönemde yoğun bir şekilde yüzleşse de, tarihi ve bulunduğu coğrafya itibariyle, bu konuya alsa yabancı değildir. Zira Anadolu, şu topraklar bir göçmen yurdudur. Yüzyıllardır bu topraklar, ülkelerinde zulüm, baskı ve şiddet gören mazlumlar için güvenli bir liman olmuştur. 500 yıl önce katliamdan kaçan Musevilerden, Batı Avrupa’daki Hristiyanlara, Çerkeslere kadar tüm ezilenler, bu ülkede korunaklı bir çatı bulmuşlardır. Daha öncede ifade ettim; Türkiye, belde-i emindir, mazlumlar için güven yurdudur. Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu ağabeyimizin ifadesiyle, burası, ‘göze sezdirmeden gözyaşı silen dostların’ ülkesidir. Bizim milletimiz din, dil, etnik ayrım gözetmeden, kapısına gelen herkesi bağrına basmış, sofrasına bir tabak da onlar için koymuştur. Biz yaşamanın, ayakta kalmanın yolunun yaşatmaktan geçtiğine; vermenin, paylaşmanın, bölüşmenin bereketine inanıyoruz. Bu anlayışla 6 yıldır Suriye’den ve Irak’tan gelen komşularımıza sahip çıktık; onları diktatörlerin, eli kanlı katillerin ve terör örgütlerinin insafına terk etmedik. Gerek ülke içinde, gerekse sınır hattında hayata tutunmaya çalışan kardeşlerimiz için tüm imkânlarımızı seferber ettik. Ayrıca, Ege’de can kayıplarını önledik, düzensiz göçü kontrol altına alarak göçmen kaçakçılığı zincirini kırdık.”