Enerji Bakanlığı Nükleer Düzenleme Kurulu İkinci Başkanlığı görevinde de bulunan hemşehrimiz Necati Yamaç, Türkiye’nin Yarım Asırlık Nükleer Enerji Serüvenini anlatan bir kitap yazdı.
Kitabında, 1965 yılından başlayıp 2010 yılına kadar geçen sürede Türkiye’nin neden nükleer santral sahibi olamadığını aktaran Necati Yamaç, “Kitabı okuduğunuzda geçmiş dönemlerde yaşanan bazı gerçeklerin günümüz Türkiye’sine ışık tuttuğunu farkedeceksiniz” dedi.
Hemşehrimiz Necati Yamaç‘ı bu değerli eserinden dolayı kutluyoruz.
Necati Yamaç‘ın eserini aşağıdaki linklerden temin edebilirsiniz.
https://www.kitapyurdu.com/index.php?route=product/search&filter_name=necati%20yama%C3%A7
https://www.dr.com.tr/…/Egi…/Egitim/urunno=0001948244001
TÜRKİYE, NÜKLEER SANTRAL KURMADA NEDEN YARIM ASIR GEÇ KALDI?
“Türkiye’nin Yarım Asırlık Nükleer Santral Serüveni Güncel Konular ve Sıkça Sorulan Sorularla” kitabı yayımlandı. Kitap, D&R’ın veya kitapyurdu’nun aşağıdaki linklerinden temin edilebiliyor.https://www.kitapyurdu.com/index.php?route=product/search&filter_name=necati%20yama%C3%A7
https://www.dr.com.tr/…/Egi…/Egitim/urunno=0001948244001
Necati Yamaç tarafından kaleme alınan kitap, Türkiye’nin nükleer santral serüveni ile ilgili yazılmış ilk eser olma özelliğini taşıyor. Kitap, ülkemizde dünün sonuçsuz kalan nükleer santral kurma çabaları ile bugünün devam eden nükleer santral projesi, yerli sanayi ve teknoloji ile ilgili çalışmaları ve kamuoyunda sıkça sorulan bazı soruların cevapları hakkında okuyuculara ilginç bilgiler sunuyor. Kitap, aynı zamanda, nükleer santraller yönünden bir dünya perspektifi de sunuyor; dünyanın genel enerji görünümünü, nükleer santrallerin sayısını, halen inşa edilmekte olan nükleer santrallerle ilgili güncel bilgileri okuyucularla buluşturuyor.
Kitapta aşağıdaki soruların cevabı yer alıyor:
- Türkiye, neden yarım asırdır nükleer santral projelerine başlayamadı? Yapılan nükleer santral ihaleleri neden sonuçsuz kaldı? Bizde nükleer santral kurma girişimleri sonuçsuz kalırken, dünya nükleer santral kurulumu konusunda nasıl ilerledi?
- Dünyada inşa halindeki bazı nükleer santral projelerinde yaşanan zorluklar neler? Proje takvimlerinde aksamalar oldu mu?
- Dünya nükleer santrallerden vazgeçiyor mu? Bu konuda genel olarak dünyanın, özel olarak Almanya, Japonya, ABD, Fransa ve İsviçre gibi ülkelerin tutumu nedir?
- Akkuyu ve Sinop Nükleer Santral Projelerinde bugüne kadar neler yapıldı?
- Ülkemizin nükleer santrale ihtiyacı var mı?
- Nükleer santrallerde elektrik tarifesi pahalı mı?
- Ülkemizde radyoaktif atık yönetimi nasıl olacak?
- İlk nükleer altyapı programı çalışmalarının, ilk yerli sanayi ve insan kaynaklarını geliştirme çalışmalarının içeriği nedir?, yerli sanayi ve insan kaynaklarını geliştirme ile ilgili öneriler neler?
- İlk kez yayınlanan nükleer belgeseller, kamuoyunun karşısına hangi içerikle çıktı?
Türkiye’nin nükleer enerji serüveni 1955’te, nükleer enerji serüvenimizin bir parçası olan nükleer santral serüveni 1965’te, nükleer santral ihale girişimleri ise 1977’de başladı. 1977-2008 yılları arasında 4 kez yapılan ihalelerin hepsi iptal edildi. Finansman modelinde uzlaşı sağlanması, güçlü siyasi iradenin bulunması ve ihalelerin sonuçlandırılması koşullarının birlikte gerçekleşememesi ülkemizin nükleer santral projesine başlayamamasına neden oldu. Farklı dönemlerde kurulan hükümetlerin nükleer santrallerle ilgili siyasi iradesi bazen yeterince güçlü olmasa da bakış açısı hep pozitif oldu. İlk nükleer santral ihale girişiminin yapıldığı 1977-1978 yıllarında hükümet, nükleer santral konusunda kararlıydı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Deniz Baykal, orta ve uzun vadede enerji sorununun halledilebilmesi için mutlaka nükleer santrallerin kurulması gerektiğini ve bu tercihi düşünmemek için kaynak zenginliğimiz bulunduğu noktasında olmadığımızı söyledi. 2000 yılında Başbakan Bülent Ecevit, Akkuyu Nükleer Santral İhalesinin iptal edildiğini bildirdiği açıklamasında şunları söyledi:
‘‘Akkuyu ile ilgili ihalenin iptalinin nükleer enerjiden vazgeçmek anlamına gelmediği, ekonomik istikrar programımızın hedeflerine ulaşmasıyla birlikle nükleer santrallar konusunun yeniden gündeme geleceği de Bakanlar Kurulu toplantısında özellikle vurgulanmıştır.”
2000 yılında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, nükleer enerjiyi kullanmayan ülkelerin çağdışı kalacağını, Türkiye’nin gereksinimi olan enerjiyi bugünkü kaynaklarla karşılamasının mümkün olmadığını söyledi.
2009 yılında iptal edilen ihale döneminde, nükleer santral kurulmasına ilişkin siyasi irade tam olmasına rağmen bu defa ihalenin sonuçlandırılmasının önünde hukuki yönden teknik sorunlar bulunduğu için dördüncü ihale girişimi de sonuçsuz kaldı. 1957 yılında nükleer enerji yolculuğuna birlikte başladığımız Güney Kore’nin 20’nci nükleer santralini işletmeye aldığı ve kendi geliştirdiği nükleer santral teknolojisini ihraç etmek için Birleşik Arap Emirlikleri ile anlaşma imzaladığı 2009 yılında ülkemiz, bir nükleer santral ihalesini daha iptal etmek zorunda kaldı.
Nükleer santral projeleri gibi hem yatırım hacmi yüksek, hem yatırım süresi uzun tüm mega projelerin başlamasına ancak güçlü ve istikrarlı siyasi iradeye sahip hükümetler karar verebilir. 1923-2018 yılları arasında 95 yıllık Cumhuriyet tarihimizde 65 hükümet kuruldu. Kurulan hükümetlerin ortalama görev süresi 16 ay. Yine, Cumhuriyet tarihimiz boyunca kurulan hükümetlerin yarısının görev süresi 1 yıldan bile az. Dünyada ilk nükleer reaktörlerin %75’inin işletmeye alındığı 1960 ila 1980 yılları, Türkiye’de on yılda bir askeri darbenin yaşadığı, kurulan koalisyon hükümetlerin ömrünün kısa olduğu, açılan nükleer santral ihalelerinin her defasında iptal edildiği döneme tekabül ediyor.
Türkiye, aynı yöntemi deneyerek farklı sonuç elde edemeyeceğini gördüğü için ihale modeli yerine uluslararası anlaşma modeline geçti. Nihayet, İlk nükleer santral projesi için 2010 yılında, ikinci nükleer santral projesi için 2013 yılında uluslararası anlaşma imzalanabildi. Akkuyu Nükleer Santral Projesi kapsamında ilk üç ünitenin inşaatı başladı. Sinop Nükleer Santral Projesinde tarife konusunda uzlaşı sağlanamaması nedeniyle projeye Japon Konsorsiyumu ile devam etmeme kararı alındı. Üçüncü Nükleer Santral Projesinde müzakere süreci devam ediyor.
Akkuyu Nükleer Santral Projesi kapsamında Rusya’ya uzmanlık eğitimi için gönderilen 246 öğrenciden 186 öğrenci, yüksek lisans eğitimi için gönderilen 69 öğrenciden 22 öğrenci mezun oldu ve Akkuyu Nükleer Santral Projesi kapsamında çalışmaya başladılar. Şu anda 109 Türk öğrenci, Rusya’da eğitimlerine devam ediyor. Sinop Üniversitesinde de 2015 yılında açılan nükleer enerji mühendisliği bölümünden 2019 yılından bu yana 41 öğrenci mezun oldu.1982 yılından bu yana Hacettepe Üniversitesinin Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümünden 570 öğrenci mezun oldu.
Nükleer santralleri, elektrik üreten tesisler olmmanın yanı sıra, aynı zamanda bir ülkenin yerli sanayisini, teknolojisini, insan kaynaklarını bir üst lige taşıyan, önemli istihdam alanı oluşturan itici güç olması yönüyle birlikte değerlendirmek gerekir. Nükleer santral projeleri, istihdamı artırır. Şu anda, 3 ünitenin inşaatının başladığı Akkuyu nükleer santral sahasında 12.000 kişi çalışıyor ve bunların %85’ini Türk çalışanlar oluşturuyor. Akkuyu Nükleer Santrali’nde üretilecek elektrik sayesinde yılda 3,6 milyar dolar doğal gaz ithalatından kurtulunacak.
Kitabın son bölümü, televizyonlarda ilk kez yayınlanan üç farklı belgeselin içeriğine de yer veriyor. Fransa’da çekilen “Gözlerimle Gördüm: Fransa’da Nükleerle Yaşam” belgeseli ile Rusya’da çekilen “Nükleer: Yeni Bir Sayfa” belgeselinde; nükleer santrallerin çevre, tarım, balıkçılık ve turizm üzerinde herhangi bir olumsuz etkisinin olup olmadığı ile ilgili sorular, nükleer santralin bulunduğu bölgede yaşayan insanlara ve uzmanlara bizzat soruluyor ve cevapları ilk ağızdan alınıyor. “Nükleer Serüvenin İlk Kahramanları” belgeseli ise, Rusya’ya nükleer enerji eğitimi için gönderilen Türk öğrencilerin eğitim ve sosyal hayatlarını konu ediniyor.